Nasrettin Hoca'nın canı bir gün çok sıkılmış. Çarşı pazar gezerken bir bakmış önünde sevmediği komşusu yürüyor. Hemen koşmuş ve komşusuna demiş ki:
-Sana bir soru soracağım, bilirsen 10 akçe vereceğim demiş.
Kendini akıllı sanan komşu hemen kabul etmiş bu teklifi.
Hoca adamın kafasına bir şaplak patlatmış. Adam ne olduğunu anlamadan kızmış:
-Hayırdır Hoca neden vurdun bana, demiş.
Nasrettin Hoca:
-Sana tokat atınca şap diye ses çıktı, bu ses elimdenmi yoksa ensendenmi çıktı bil bakalım, demiş..
Komşu düşünmüş düşünmüş, şaplak sesi, tabiki senin elinden çıktı Hoca demiş.
Nasreddin Hoca:
-Bilemedin komşu, ses senin boş kaandan çıktı demiş..
Nasrettin Hoca, kümesindeki bir kara tavuğu, pazara götürüp satmak ister. Adamın biri alıcı olur ancak:
-Ben bu tavuğun rengini beğenmedim, beyaz olsaydı kesin alırdım, der. Hoca hemen iki kalıp sabin alarak hayvanı yıkamaya başlar. Tabii hayvanın tüyleri yinede simsiyahtır. Hoca kendisini hayretle seyreden müşteriye dönerek:
-Boyayan ne güzel boyamış, öyle has boyamış ki hayvanın rengini ağartmak mümkün değil..! der
Bu sözleri duyan müşteri dersini almıştır ve tavuğu hemen satın alıverir...!
Nasrettin Hoca yolculuğa çıkar. Birkaç gün yol aldıktan sonra, zaten az olan parası biter. Beş parasız bir müddet daha gider ama çok geçmeden açlık başına vurur. Parası olmadığı halde çarşı pazar dolaşmaya başlar. Bir ekmek fırınının önünden geçerken burnuna mis gibi sıcak ekmek kokusu gelir. Hoca, dükkanın önünde durup, müşteri bekleyen fırıncının yanına gelir ve:
-Hey ahbap, bu ekmekler senin mi, diye sorar.
Adam umursamaz bir vaziyette cevap verir:
-Evet, benim.
Nasreddin Hocanın karnı iyice acıkır, ağzı sulanır.
-Gerçekten senin mi bu mis gibi kokan sıcacık somunlar?
Adam Nasrettin Hocanın açlığından haberdar değildir ya, sinirli sinirli cevap verir:
-Benim dedim ya kardeşim, daha ne sorup duruyorsun!
Hoca ekmeklere bakarak iç geçirir:
-Sen elindeki nimetin kıymetini bilmiyorsun ahbap. Madem bu kadar ekmek senin, neden yemiyorsun...!
Nasrettin Hoca Fıkra - Belki
Nasreddin Hoca ağır bir hastalığa yakalanmış. Günlerce yatak döşek yatmış. Bir gün:
-Aman karıcığım, demiş. "en cicili bicili giysilerini giy. Tak takıştır, sür sürüştür, bi güzel süslenip püslen. Başucumdan da ayrılayım deme.." demiş.
-Aşkolsun efendi; demiş karısı. "Bu dediğin olacak şey mi? Sen böyle ölüm döşeğinde yatarken süslenip püslenmek yakışık alır mı hiç? Gören konu komşu ne demez sonra?
Nasreddin Hoca karısının sözünü kesmiş hemen:
-Konu komşuya kulak asma sen. Süslenmene bak. Ben neredeyse son nefesimi vermek üzereyim. Azrail canımı almaya gelince belki seni beğenir, bakarsın beni bırakır seni alır...!
Dilenci Fıkrası
Nasreddin Hoca bir gün pazarda dolaşırken yanına bi dilenci yaklaşır ve:
-Bana sadaka veririsen sana dua ederim! der..
Demesiyle Hoca hemen cebinden beş on kuruş çıkarır, dilenciye verir.
-Aman dua mua etmem istemem! der Hoca.
Dilenci:
-Niye?
Nasreddin Hoca:
-Eğer senin duan kabul olsaydı, sen şimdi dileniyor olmazdın...!
Hoca'nın Sarığı
Nasrettin Hoca bir gün tarladan dönerken kuvvetli bir rüzgar çıkmış ve Hoca daha n'oluyor demeye kalmadan başındaki sarığı rüzgardan uçmuş ve çamura bulanmış. Hoca almış yerden sarığı geçirmiş başına.
Sıkkın sıkkın yürürken birkaç adam çıkmış karşısına. Hoca'nın başındaki sarığı görünce her kafadan bir sese çıkmaya başlamış:
-Hocam sarığın kirlenmiş..., Hocam sarığın çamur olmuş...!
Hoca: Kirlenmişse kirlenmiş n'apalım yani..!
-N'apalımı var mı Hocam? Yıkasan şu sarığını..!
Hoca: Pöh..! Yıkayınca yeniden kirlenmeyecek mi sanki!
-Olsun Hocam, kirlenince yeniden yıkarsın.
Hoca: Bir daha kirlenir..?
-Sen de bir daha yıkarsın Hoca'm.
Hoca sarığın kirlendiğine mi yansın, yoksa adamların ukalalığına mı kızsın... Öfkeyle homurdanmış Hoca:
-Ne yani ben bu dünyaya sarık yıkamaya mı geldim..!
Nasreddin Hoca parasızlıktan o kurban bayramında kurban alamamış. Bayram namazından, kara kara düşünerek eve dönerken, otlayan koyunları görmüş ve gözüne kestidiği birini alıp eve götürmüş. Güzelce kesmiş, etlerini kemiklerini ayırmış. Hanımına:
-Hanım al şu eti güzelce kavur bakalım da, yiyelim birlikte, daha sonrada gelen misafirlere ikram ederiz demiş.
Hoca'nını hanımı bu işe baştan razı değilmiş zaten. Sormuş Hoca ya:
-Hocam kıyamet günü bu koyun için sorguya çekilince ne yanıt vereceğiz? demiş.
Hoca :
-İnkar ederiz, demiş.
-İnkar edemeyiz, kıyamet günü keçi dirilip tanıklık edecek.
-Tamam işte, demiş Hoca. Kıyamet günü keçi dirilip gelse hemen yakalayıp sahibine geri verip bu dertten kurtuluruz.
Nasreddin Hoca çok yağmurlu bir günde pencerenin önüne oturmuş dışarıyı izliyormuş. Bir ara komşularından birini, koşa koşa evine doğru giderken görmüş. Pencereyi açarak seslenmiş:
-Yazık sana komşu..! Senin gibi aklı başında, inançlı bir adam, Allah’ın rahmetinden kaçar mı hiç?…
İçinden Nasreddin Hoca’ya hak veren adamcağız, koşmayı bırakmış ve ağır ağır yürümeye başlamış. Fakat eve geldiğinden tepeden tırnağa ıslandığını anlayınca, Hoca’nın oyununa uğradığını anlamış...
Günün birinde bu sefer de Nasreddin Hoca yolda yağmura tutulmuş, koşa koşa evine gidiyormuş. Daha önce kendisiyle alay ettiği komşusunun evinin önünden geçerken adamcağız “taşı gediğine koymanın tam zamanı” diye düşünerek, Hoca ya seslenmiş:
-Hocam, Hocam, Allah’ın rahmetinden niçin kaçıyorsun, ayıp değil mi sana?
Hoca, hiç istifini bozmadan koşmaya devam ederek şu cevabı vermiş:
-Sen ne anlarsın be adam!… Ben rahmetten kaçmıyorum, tam tersine yere düşen rahmetleri
çiğnememek için koşuyorum!…”
Adamın biri Nasrettin Hoca'nın yolunu kesip elindeki mektubu uzatmış:
-Aman Hoca'm, gözünü seveyim şu mektubu bana okuyuver.
Hoca almış mektubu, açmış bakmış. Bir süre elinde evirip çevirdikten sonra tutup sahibine geri vermiş:
-Bu mektup okunacak gibi değil. Yazılar kargacık burgacık. Hem dilide yabancı, ben okuyamam bunu, kusura bakma...! demiş Hoca.
Adam çok kızmış bu işe, terslemiş Hoca'yı:
-Ayıp Hoca ayıp..! Benden utanmıyorsan başındaki sarıktan utan bari. Bir mektubu okuyamadın yahu..!
Hasreddin Hoca'nın canı bu işe çok sıkılmış. Başındaki sarığı çıkardığı gibi adamın başına geçirmiş:
-Hadi bakalım demiş, mademki keramet sarıkta sen oku bakalım şu mektubu da görelim...!